10 Aralık 2010 Cuma

Delirmeme Ramak Kala!

Çok hafif bir uykuya sahip ve bundan şikayetçi misiniz? En küçük sese uyanıyor ve uykunuzu alamadığınızdan şikayet mi ediyorsunuz? Sakın yapmayın! Hayat size güzel.. Alarmı kurduğunuz saatte kalkmak gibi bir yeteneğiniz de var çünkü. Çok derin bir uykuya sahip olmanın nasıl bir lanet olduğunu bilemezsiniz. Hayır uykumda maruz kaldığım şakalarda veya kendimde olmadan yaptığım ve hiçbirini hatırlamadığım olaylarda değil sorun. Sorun sorumluluklarım. Derslerim, randevularım, Sınavlarım... ve bunların bilincimin açık olmadığı saatlerde olması. yani ben hala başka bi' evrende yaşarken gerçek hayatın hızla akması esas sorunu yaratan.
E o zaman erken uyu! dediğinizi duyar gibiyim. Oda o kadar kolay değil benim için. Kitaplar mı okunmadı sıcak sütler mi içilmedi hayal baloncuğunda zıplayan koyunlar mı sayılmadı. Gece geç saate kadar hiçbir şey uykumu getiremez. o saatten sonra uyursam ne olur? 8 saatten önce uyanamam yani hayatın bi kısmını kaçırmadan. beni tanıyanlar bilir. Sabah derslerinde ya yatağımda olduğumdan derste değilimdir. yada uyanamama korkusuyla sabahlamış amfide uyuyorumdur. belli bi saate gelindiğinde bilincim tamamen açılır normal bi insan olurum ama bazende artık iş işten geçmiştir.
örnek vermek gerekirse geçen hafta tamda bugün bir vizem vardı. Kütüphanede arkadaşımla çalıştık çok kolay bir sınav olacağını bilsek de ortalama yükselir diye birkaç saat çalıştık. Bu dönemin son vizesiydi. Saat 10 da yapılan bu vizelerin hepsine sabahlamak vasıtası ile girebilmiştim. yalan olmasın extreme durumlarda oldu yorgundum galiba baya kiminde erken uyudum uyandım öyle gittim. Uzun lafın kısası son vizemi sabahlamaya yeltenip sabaha karşı sızarak kaçırdım. iğrenç bir duygu gerçekten. bütün sınıfın 100 beklediği o muhteşem sınava girememiştim. Hocayı bulup durumu anlatmak ve hocanın insiyatifine kalmış bir mazeret sınavı talep etmek için sınavın bitiş saatinin hemen ardından uyanan iri tiksinç bedenimi okula sürükledim. hoca sınava gelmemiş asistanlara yaptırmış sınavı, orada öğrendim. Diğer kampüste bulabileceğimi söylediler. kalktım gittim. 2 vesait gittim kendisini bulamadım bir not bıraktım oradaki bir bayana. iletebileceğini söyledi. Nedense inandım! Hoca beni arayacak, mesaj atacak çaldırıp kapatacak diye bekledim. Tüm hafta kimse bana ulaşmadı tabi. tekrar gitmeyi düşündüm bir odası olmadığı için orada bulmam zor ancak bir ihtimaldi. yapmadım. dersi cuma günü nasıl olsa o zaman konuşurum dedim. iş işten geçmemiş olursa belki bana acır ve kabul eder dedim evet o derste ne yazık ki Saat 9 da idi. evet evet hani şu 3 saat 44 dakika önce olan 9. bende işte uyandım küçük çaplı bir sinir krizi geçirdim. annemi aradım sorun olma çözüm üret sloganlı annem beni yine biraz olsun rahatlattı. sonra yazmazsam içimde patlar bu sinir dedim bilgisayara oturdum yani 11:50 gibi uyanmışım ders bittikten hoca gittikten 50 dakika sonra.
pasiflora mı ne bi ilaç varmış.. ilaçsız olmayacak galiba. bir sonraki patlamamda görüşmek üzere UYANIK KALIN!

8 Ekim 2010 Cuma

Louis ARAGON - Sana Büyük Bir Sır Söyleyeceğim

sana büyük bir sır söyleyeceğim zaman sensin
zaman kadındır gönlü çelinsin ister zaman
hep okşansın diz çökülsün hep
dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına
taranmış bir upuzun saç gibi zaman
soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi
zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken
sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi
ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın
bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi
bu göz susuzluğundan sen yürürken odada
bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini
daha beter seni kaçak
seni yabancı bilmekten
aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan
tanrım ne ağırdır sözcükler asıl demek istediğim bu
hazzın ötesinde taşındı sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün
sen ki benim saat-şakağımda vurursun
boğulurum soluk alıp vermesen
tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın
sana büyük bir sır söyleyeceğim her söz
dudağımda bir dilenen zavallı
acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında
işte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim
boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali
kaba konuşmamdan gücenme benim bu konuşma
ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar
sana büyük bir sır söyleyeceğim bilmem ben
sana benzeyen zamandan söz açmayı
bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm
tıpkı uzun bir süre garda
el sallayanlar gibi gittikten sonra trenler
bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının
sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden
korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri
el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden
korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden
sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları
ölmek daha kolaydır sevmekten
bundandır işte benim yaşamaya katlanmam
sevgilim.
Louis ARAGON

7 Ekim 2010 Perşembe

Efsane Aşık: Louis ARAGON

3 Ekim 1897 yılında Pariste doğmuş, yüzyılın en önemli şiir akımı olan Sürrealizm'in kurucularından biri olan Fransanın en önemli kalemlerinden biri, Louis ARAGON.


Romancı, deneme yazarı ve usta bir şairdir.

1923 yılında Letonyalı bir yahudi olan romancı Elsa Triolet ile Pariste bir barda karşılaşır. Söylenenlere göre o anın büyüsüyle yazılmıştır zaten 'Elsa'nın Gözleri' şiiri.. Başlamıştır artık bu büyük aşk.

Çok severler birbirlerini. Birçok şiir yazmıştır Aragon sevgilisi için. Bunlardan birini bile okumak bu aşkın boyutlarını anlamamız için yeterlidir.

1951 yılında Aragon Elsa'sına 'küçük bir Fransa köşesi' armağan etmek istemiş ve altı hektarlık bir orman içinde eski bir su değirmeni satın almıştır. ülkesinde iç mimarlık eğitimi almış olan Elsa düzenlemiştir içinide.

16 Haziran 1970 yılında ölüm çaldı Aragondan Elsasını.. Değirmenin bahçesinde toprağa verilmiş Elsa. Aragon, Elsa öldükten sonra çekmeceleri boşaltırken bir liste bulmuştur anlatılana göre. Birçok erkek isminin yazılı olduğu bir liste. Bu liste Elsaya aşık erkeklerin listesiydi belkide yada birlikte olduğu erkeklerin. Bilmiyoruz. Ama Elsanın günlüğünde yazan ''Herkes beni sevsin, bütün erkekler bana hayran olsun istiyorum'' cümlesi Aragonun acısını bir kat daha arttırmıştı.

Tüm dünya tarafından bilinirdi Aragonun Elsaya yazdığı şiirler.Mutlu aşkın sembolü haline gelmişlerdi fakat Aragon listeyi bulduğu o günden sonra Elsanın onu aldattığı düşüncesiyle yaşamıştır. 12 yıl sonrada , doğduğu , Elsasıyla tanıştığı şehir Paris'te 24 Aralık 1982 de ölmüştür.

Elsa'nın Gözleri
Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de
Bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm
orada bütün ümitsizlikleri bekleyen ölüm
Öyle derin ki her şeyi unuttum içlerinde
Uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde
Sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer
Yaz meleklerin eteklerinden bulutlar biçer
Göklerin en mavisi buğdaylar üzerinde
Karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgar
Göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince
Camın kırılan yerindeki maviliğini de
Yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar
Ben bu radyumu bir pekbilent taşından çıkarttım
Benim de yandı parmaklarım memnu ateşinde
Bulup yeniden kaybettiğim cennet ülke
Gözlerin Perumdur benim Golkondum, Hindistan'ım
Kainat paramparça oldu bir akşam üzeri
Her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın
Gördüm denizin üzerinde parlarken Elsa'nın
Gözleri Elsa'nın gözleri Elsa'nın gözleri.
Louis ARAGON

26 Eylül 2010 Pazar

Neden yaşıyoruz?

Neden yaşadığını sorgulamayan insan var mıdır? Peki bulunan cevap hep aynı mıdır? tabi ki hayır. Kimisi, 'Sonsuz güzellikleri haketmek için bir sınavdayız.' der. Kimisi, 'para kazanmak ve bu parayı rahat yaşamak uğruna harcamak için.' der. bir kısmımızda bütün bunlardan farklı olarak yaşamanın bir amacı olmadığını, hiçlikten geldiğimizi ve yine o hiçliğe döneceğimizi söyler.
Benimse bu soruya cevabım ilk kez bu soruyu kendime sorduğumdan beri aynı: Aşk. bir kadına duyulan aşk. Bence yaşam, o kadını bulmak ve onunla hayatımızın geri kalan kısmını mutlu geçirmek için uğraştığımız zamanın bütünüdür. Bu hayatta yaptığımız diğer bütün eylemler bu amaca hizmet etmek içindir. Mesela, Neden on dört yıldır eğitim görüyorum ve daha yıllarca göreceğim? Yine bu amaç için. İyi bir iş için. İyi bir iş ne için? Para için. Para ne için? Onun için, o kadın için. Yanlış anlaşılmasın. Biliyorum ki para, ne aşkı ne de mutluluğu getirir. Geçim sıkıntısı çekmek korkutuyor beni, daha doğrusu geçim derdine düşüp aşkı unutmak ihtimali. ben bu ihtimali göze alamadığım için çalışıyorum. Pariste elele dolaşabilmek için. Okyanus kıyısında tatil yapabilmek için. Sizi bilmem ama ben aşk için yaşıyorum.

22 Eylül 2010 Çarşamba

Gözlem- Köşe başı bekçileri

Eminim benim gibi düşünen birçok kişi vardır.. Ne konuda mı? Köşe başı bekçileri.. Mutlaka ki sizin evinizin bulunduğu sokağın köşesinde bilemediniz birkaç sokak aşağınızda toplanan bu tarz 13-25 yaş arası bir topluluk vardır.İlkokul yada Lise terktir çoğu yada atılmıştır okuldan. Bu tip gençler günlerini buralarda geçirirler arada ayrılırlar ordan temel ihtiyaçları için. Yeme, içme, Barınma sandınız değil mi? Hayır. Bu ihtiyaçları zaten orda giderilir. Onların temel ihtiyaçları o semtte onlara en yakın lisenin ( grubun daha küçükleri ilköğretimin) önünde çıkış saatlerini bekler ve ordan ''karı kaldırmak'' tabirleri için pusuya yatarlar. avların arasında bu tuzağa gelecek mutlaka birkaç ''Gerzek'' vardır. He birde Perşembe akşamları köşelerini terkederler. Nedenini anlamak hiç zor değil. Bu aktivitenin adıda ''Vadiye inmek''tir. Bu dizinin seyircilerinden tepki almak istemiyorum. Bu gençlerin diziye bakışı sizinkinden çok farklı bunu biliyorum. Evet bunun gibi birkaç nedenle daha ayrılırlar köşelerinden yuvalarını farkedebilirsiniz onlar yokken göl oluşmuştur orda tükürmekten. E tabi genizlerini temizlemelidirler. kolay değil gün içinde o kadar sigara içip nefes alabilmek. Tiryakiliklerindende değildir kız varsa etrafta yakarlar bir tane kız ufukta kaybolana dek seyrederler kızı. Bu hareketide ağızda sigarayla yapmanın daha bir havalı olduğuna inanırlar. ona buna küfreder, külhanbeyi gibi yürürler. Daha neler neler.. Topluma zarardan başka birşey değillerdir.

Uzun lafın Kısası V.Ö. tabiriyle azalarak bitmeleri hepimiz için hayırlısıdır..

Ödevle Dönüş (Ulyo)


Talihsiz olaylar silsilesi ile henüz başındayken soğuduğum bloğuma, ulaştırma lojistik bilgisayar uygulamaları (ulbu) ödevimle dönüş yapmış bulunuyorum. Vatana millete hayırlı, uğurlu olsun.

Sistem aynı.. paylaşım misyonumda herhangi bir değişiklik olmayacak. 'Neymiş senin misyonun?' derseniz, 'hoşgördük' adlı yazımdan öğrenebilirsiniz.


İlk veri giriş tarihi : 22.09.2010 08.38 pm

26 Ocak 2010 Salı

Hoşgördük

Merhabalar, ben bir üniversite öğrencisiyim. Kimi zaman uzun süre boşluğa boş boş bakıp düşünüyorum abuk sabuk ufak tefek şeyleri, dakikalarca. yazayım istedim.. yazıyordum boşa gitmesin yayınlayayım dedim Kimi zaman aklıma şiirler geliyor şairlerimizden, kendi kendime onları mırıldanıyorum. belki kiminizin bilmediği, güzel şiirler. paylaşayım dedim ve bunun gibi bikaç neden daha e bide can sıkıntısı. uzun lafın kısası burdayım işte .. 'Hoşgördük' ..